7 Mart 2014 Cuma

rüya güzellemesi..



zamanın akışına teslimiyetim bir rüya gibi.

akşamüstü bir adam girdi bahçeden içeri, yüzünü daha önce gördüğüm çoban mı diye düşünerek yöneldim kapıya. "pilava gelin" dedi. pilava gelmek? "cuma günü hayır yapıyorlarmış. her cuma bir ev pilav yapar köylüye dağıtırmış. sorarım dedim. "beyine sor, o da müsade eder gibiyse sen de gel" dedi. sorarım dedim. "halil, beni bi baksın." dedi. buyur ettim gelmedi. Ramazan Amcaymış, akşam gelir bizi alırmış. Hayır olsun dedim.

giderim ya da gitmem demedim, "du bakalım" dedim. ha keza pilava gidilirken ben havalar soğuyor diye kuruluk toplamak için çoktan yürüyüşe çıkmış heybemi doldurmaya başlamıştım. ve içimde hiçbir kaçırma duygusu yoktu. bir yerde bulunmuyor olmakla ilgili "hayatı kaçırma" duygum temizleniyor, olmak istediğim yerde olmanın tadını çıkarmayı öğreniyorum.

pilav hayrına gitmedim ama firuzecimle iki kişilik bir çemberin keyfini tüm ahengiyle yaşadım, hayatta en büyük zenginliğin vakit sahibi olmak olduğunu tekrar tekrar anımsadım.

serhatla halil gittiler hayıra. gelirken ramazan amcayı da getirdiler yanlarında.

sonrası rüya..

oluşagelen çemberimizin mumlarını pıt diye söndürüp, şaraplarımızı görünmez köşelere iteleyip ışıkları yaktık. ben ramazan amca sandalyeye oturmadan demliğe su koydum, çaysız sohbet olmaz diyerek. çaylar sofraya konur konmaz başladı türküler söylenmeye..

hiç okula gitmemiş ramazan amca, askerde ayvacıklı bi oğlan göstermiş biraz, gerisini kendi kendine sökmüş. hayatta öğrenebileceği kadar çok şey öğrenmeye niyet etmiş. ne anlatmakla, ne dinlemekle sıkıntısı var. karısının başı dönüp dururmuş, ona takılmış kafası. torunu torbası varmış, atlmış yedi yaşında bir delikanlı. dün akşam tanrılar okulunda bulunan ve çokça akıl yürüttüğümüz bir pasajı, birkaç cümlelik bir hikayeyle anlamamıza neden oluşu beş ciltlik kitap olacak kadar bilgece..

sesi yanık, kalbi güzel bir adam, inekleri koyunları var. süt sağmaya geleyim mi, diyorum. "sen gel, yeter kadar sütünü sağ, meyrem ablan da sana yoğurdu peyniri hoşmerimi öğretiversin" diyor. ah diyorum, hayat nasıl da önüme seriliyor.. benim sevincimi görmek onu da sevindiriyor ve diyor ki;

"size hayatla ilgili bir türkü söyleyeyim!"

kurban olurum diyorum ben içimden, o başlıyor söylemeye..

2 yorum:

  1. çok bi çok yani bu şeyler böyle. gözümüzde gözlük kulağımızda kulaklık sizi izliyoruz. paylaştığınız için çok teşekkürler. sizinleyiz bak, yan taburede. kucak dolusu sevgiler, herkese.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yediler kırklar tekmili birden ... der ya hani masalcı ... arkamı döndüm bir de baktım ki bir arpa bayt yol gitmişsiniz ... hadi bakalım sonrasında mazak ne diyecek? seviyorum sizi daha doğmamış bebelerinizi de.

      Sil