5 Şubat 2014 Çarşamba

sadece sen inan, inandırmaya çalışma..

ailelerimize açıkladık...

 [dostlarımıza açıkladık diye ayrıca bir post yazmak niyetindeydim ama dostlarım dedikoduyu seviyorlar ve bu nedenle,birine söylemem bizi tüm açıklamaların yükünden kurtardı : ) ]

ben aile kurumuna pek bayılmıyorum. benim için aile devletin pek de bir farkı yok malesef. ikisine de nüfus kağıdını iade edesim ve sıfırdan başlayasım var. en büyük şansım ailemdeki insanları kan bağım olmasaydı da bir yerlerde bulup seveceğime inanmam, zira enteresan biçimde deliler ve çok tatlılar. ama nihayetinde aileler..

neyse baştan alayım..

ilk önce kayınvalidem ve kayınpederimle başladığımız "olağanüstü terki istanbul görüşmeleri" tam da beklediğimiz gibi gergin, incitici ve "siz kararınızı vermişsiniz" cümlesiyle sonlandı. torun bekleyen, evimiz ve işimiz olmasını dünyanın en kıymetli hadisesi olarak gören ve bizi fena halde seven insanların hayallerini yıkmakla itham edilerek ama nihayetinde "iyi madem, yolunuz açık olsun" cümlesini duyarak ayrıldık.. serhat çok üzüldü ben anlamadım. bana göre makul bir görüşmeydi.

daha sonra bir devam görüşmesi olarak Farkocuğuma gittik. ben sevgili kahramanıma  "deneyin tabii, şimdi denemeyecekseniz ne zaman deneyeceksiniz" gibi cümleler yakıştırdığım için boyumun ölçüsünü fena halde aldım. her ne kadar benim için Farkocum da olsa kendisi benim "babam". ve sanırım babam dünyanın geri kalanı için "herşey gençlikte denenmeli, hayatta risk alınmalı" gibi şeyler düşünüyormuş, bu kısmı bizim için geçerli değilmiş. ben çok üzüldüm, serhat için makul bir görüşmeydi.

ben bu esnada devlet ve aile kurumlarını birbirinden ayırmanın anlamsızlığını, ikisinin de kocaman törpüler olduğunu ve insanın hayalleri olmadan bu kurumlara itaatsizlik etmeyi aklından bile geçirmediğini -hatta bu nedenle bu kurumların hayallerden nefret ettiğini- düşünüyordum..

üzerimden büyük bir yük kalktı. kimsenin keyiften ayılıp bayılmasını beklemiyordum ama elbetteki onaylanma kaygım beni içsel fırtınalara da sürüklemedi değil..[bu kaygının nedenleri ve hayata etkileri konusunda kitap yazabilecek düzeyde olduğuma inanıyorum]

eğer bir gün çocuğum olursa "onaylamıyorum ama her ne olursa olsun en zor anında ilk önce bir annen olduğunu hatırla" diyebilmeye ve çocuğumun eylemlerine "başarı/başarısızlık" gibi anlamlar yüklememeye niyet ettim.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder