20 Temmuz 2014 Pazar

gezegenin kıyısında bir dengesiz alakarga

bu yazı bir yolculuk yazısı değil belki de. ya da yolculuk yazısı tam da böyle olur. bilmiyorum.

bir seyahat blogunda ruhsal bir yolculuk hadisesinden bahsetmekle ilgili beni ne kaygılandırıyor, bunu da ayrıca bilmiyorum. kategorize etme hikayelerine bu kadar aldanmış mıydım, neyse..

ben kendimi uçmak isterken yüksekten düşmüş yavru bir alakarga gibi hissediyorum. hiç yavru bir alakarga olmadığım için de nasıl davranacağımı bilmiyorum. çok yüksekten düşmüşlüğüm var ama hiç alakarga olmuşluğum yok. hiç olmadığım birşey gibi hissetmek beni çok endişelendiriyor. ilk aşık olduğumda kendimi kaplana koşan çok cesaretli bir ceylan gibi , annem öldüğünde fener tutulmuş tavşan gibi hissetmiştim.. şimdi hem ceylanlığı hem tavşanlığı biliyorum ama alakarga olmak çok yeni..

şimdi hikayeye neresinden başlasam pek kestiremiyorum, zira elimde anlatılacak öyle dişe dokunur bir hikayeden çok, dolgusu düşmüş dişin yerinde esen yeller gibi sızılı bir ruh hali var. kendime de azıcık söylenmiyor değilim hali, insan ilk gençliğini tezer özlü, turgut uyar okuyarak geçirmemeli belki de. ya da en çok onları okumalı, bilemiyorum. nihayetinde karnımın içinde melankoli şarkıları çalıyor..

ruh halimin böylesine anlamsızca değişmesini de seviyorum ben. beni ben yapıyor bu halim. kocaman kahkalar atmayı sevdiğim kadar seviyorum hıçkıra hıçkıra ağlamayı. bir sabah uyanıp yok olmayı dilediğim günlerin doğurganlığına aşık oluyorum. sonra hiç düzelmeyecekmişim sanıp paranoyalara kapılıyorum, korkuyorum. o endişenin bende yarattığı adrenali de seviyorum. pişman olacağıma inandığım duygulara daha hızlı atlıyorum mesela, pişman olma ihtimalim varsa iyice korkusuz oluyorum..

yine dağıldım, anlatamıyorum.

siz beni, iyisi mi, birkaç ay önce kırsalda yaşamak için yola çıkmış, bunun için de ufak çapta devrim yapması gerekmiş, yakın zamanda arazi almaya karar vermiş ama bir sabah uyandığında hem ressam hem çiftçi hem anne hem aşık hem de dünyayı arşınlayan bir gezgin olmak istediğine karar vermiş bir pusulasız olarak bilin.

kafamın karışıklığını da bitmek tükenmek bilmeyen yaşama arzuma verin.

bir hayat bana yetmiyor. birkaç hayatım olsa deneyim olsun diye intihar bile ederdim.

bunun yanı sıra, az önce birilerine "insanın merkezinde kalabilmesi çok öenmli", "hayat bir denge" falan gibi dengesiz dengesiz laflar etmiş de olabilirim.

buraya kadar okuyabilmiş, iç dengesi, galeride duran sıfır araba jantı gibi pırıl pırıl olan sabırlı okurumun da alnından öperim.

gidemedim.

1 yorum: